Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

Responsive Advertisement

Caz Müziği İle Cihad Eden “Yahudi” Bir Muhalif: Gilad Atzmon (1)/Gürgün Karaman


“Büyükbabam karizmatik, şair ruhlu, ömrünü Siyonizm’e adamış bir teröristti.” Böyle başlar G. Atzmon “Göçebe Kimlik” adlı eserine. Atzmon  İsrail'de doğmuş ve daha sonraları Londra’ya yerleşmiş eski bir “Yahudi” ve müzisyen. Tabi, Atzmon’nun geçmişi “Yahudi “olmasına rağmen Atzmon kendisini “Yahudi” olarak tanımlamıyor. “Yahudi için mümkün olan tek kaçış, şahsi ve bireysel kaçıştır. Gecenin geç saatlerinde kabileyi terk etmeyi deneyin; gettodan gizlice çıkın, sessiz ve mütevazı bir biçimde evrensele doğru ilerleyin (1).” Atzmon’nun nerde durduğunu en iyi belirleyen açıklama bu olsa gerek. Bu açıklama “Yahudi Mitleri” arasında sıkışıp bunu “hakikat” zanneden “Yahudilere” de Yahudi olmayıp “Yahudileşen” zihniyetlere de bir çağrı ve davettir.  Burada Atzmon “Kabileyi” terk edip “sessiz ve mütevazı” bir “evrensellik” pozisyonunda yer alan bir sanatçı ve düşünür. Üst perdeden de kendisini şöyle tanımlar "Yahudilere karşı özel olarak hiçbir şeyim yok ve bunu yazılarımda bulamazsınız." Atzmon’a dair temel birkaç bilgi kendi resmi internet sitesi olan https://gilad.online/ bulunmaktadır: “Gilad Atzmon, İngiliz Caz sanatçısı ve yazarıdır. Gilad, 1963'te İsrail'de doğdu ve Kudüs'teki Rubin Müzik Akademisi'nde (Kompozisyon ve Caz) eğitim aldı. Multi-enstrümantalist olarak saksafon, klarnet ve etnik nefesli çalgılar çalıyor. Exile albümü 2003 yılında BBC'nin yılın caz albümü oldu. Guardian'dan John Lewis tarafından "İngiliz cazının en zorlu konser veren adamı" olarak tanımlandı. Atzmon dünya çapında yoğun bir şekilde tur atıyor. Bugüne kadar 18 albüm kaydettiği albümleri genellikle politik temaları ve Orta Doğu müziğini işliyor (1).” Daha geniş bilgi için https://en.wikipedia.org/wiki/Gilad_Atzmon başvurabilirsiniz.


Atzmon’nun şimdiye kadar Türkçe’ye çevrilmiş iki eseri var ve bu iki eser de felsefi ve politik açıdan Yahudi kimliğini en iyi deşifre eden eserlerdir. Bu eserler Marx’ın “Yahudi Sorunu” adlı küçük makalesinden daha geniş ve doyurucu bir perspektif sunar. Atzmon’nun tabirleriyle “”faşist, etnik üstünlükçü” ve “teolojik kibre sahip” (Tanrı’nın seçilmiş halkı miti) bu kimliği tanımadan Yahudilerin tarihi süreçte neden üç büyük sürgün ve soykırımlar yaşadığını ve bugün için Filistin’de neden barbarca sistematik soykırım yaptıklarını anlamak da çok zordur. Bu “diaspora kimlik” tarihsel travmalardan geçerek katı bir “gettocu faşizm” üretmiştir. Bu faşizmin diğer etnik faşizmlerden farkı tamamen tarihsel bir tapu mitine (Arz-ı Mev’ud) ve “teolojik bir üstünlük kibrine” dayanıyor olmasıdır. İşte Atzmon, bu iki temel karakteristik özelliği, deyim yerindeyse, hallaç pamuğu gibi savurur. Atzmon’nun felsefi yaklaşımını takdire ve dikkate şayan kılan temel şey onun (sanatı ve) felsefeyi “spekülatif” olmayan, bir hakikat ve “gerçekliğimize” tekabül eden bir vicdanın kendisini somut olarak dışa vurmasıdır. Bu “gerçekçi dışavurumu” Atzmon’nun Türkçe’ye çevrilmemiş eser tanıtımlarında dahi çok net bir şekilde görmek mümkündür. Zamanında Olmak: Post-Politik Sonrası İçin Bir Manifesto” adlı eserin tanıtımı şöyledir “2016'daki olaylar (Brexit ve Trump) demokrasi, siyaset ve sosyal kimlik fikirlerini şekillendiren kalıpları kırdı. Gilad Atzmon bu kitapta, içinde yaşadığımız post-politik evrende Sol ve Sağ'ın birbirinden ayırt edilemez ve anlamsız hale geldiğini, insanlığın büyük kısmının büyük paraların ve oligarşilerin çıkarlarına hizmet etmeye indirgendiğini savunuyor. Açıkça düşünme özgürlüğü artık sadece uzak bir anı. Batılı liberal 'ütopyamız' Orwellvari bir felakete dönüştü ve insanlar şaşkın, yoksul ve soğukta kaldı. “Zamanın İçinde Olmak”, mevcut distopyaya yol açan entelektüel gelişmeleri kavramaya yönelik cesur bir girişimdir. Kitap ideolojik büyük anlatıların iflasını araştırıyor. Bizi yoksulluğa sürükleyen olayları tespit etme ve ele alma konusunda medyanın, akademinin ve siyasetin muazzam başarısızlığını araştırıyor. Aramıza Kimlikçi politikayı ve politik doğruculuğun zorbalığını yerleştiren ideolojileri tanımlar. Biz insanlar, kendi yıkımımızın hikâyesi olan bir Yunan trajedisinde sadece seyirci konumuna düşürüldük. Her şeyi anlamanın zamanı geldi.

Bizi burada esas olarak ilgilendiren şey Atzmon’nun “Yahudi Göçebe” kimliği hakkındaki tutarlı ve ikna edici, aynı zamanda “hakikati” ayağa kaldıran büyük bir “vicdanın” haykırışıdır. Atzmon, “Yahudi Göçebe” kimliği özelinde tüm insanlara insanlık ailesinin birer fertleri olarak, insan olmanın erdeminin “etnik, dini, ideolojik”  bağlılık olmadığını felsefi, politik ve sanatsal bir dille berraklaştırır.  

Atzmon’un hakikat düzlemindeki vicdani haykırışı sadece “Yahudi Kabile Miti”ne karşı değil, en yakınlarına karşı dahi “acımasızdır.” Çünkü “vicdan mahkemesinin kararı” karşısında hiçbir bağlayıcı güç, gerek doğrudan gerekse de dolayımsal olarak, duramaz. Tam da bu bağlamda Atzmon, dedesini dahi “Yahudi bir şahin, eski sağcı bir terörist” olarak mahkûm etmekten bir an bile olsun tereddüt etmez. “Göçebe Kimlik” adlı eseri boyunca da bu vicdan asla taviz vermez. Buradaki ahlaki sarsıntıyı da şöyle ifade eder “Ahlaki davranış, gözler kapandığında sahneye çıkar ve vicdanın yankıları işte o zaman ruhumuzda bir melodi oluşturabilir. Empati kurmak, kulağın önceliğini kabul etmek demektir (3).


Dipnotlar

 1) Gilad Atzmon, Muhalif, Mana Yay., İstanbul 2017, sf. 110

2) https://gilad.online/

3) Muhalif, sf. 20

 


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement