Aşk, Hüzün ve Güzelliğin Felsefesi / Kızıl Akıl ve Sîmurg'un Çığlığı (2 Cilt)
Bu iki ciltlik eser, düşünce hayatımın çalkantılı dönemlerinde şekillenen bir felsefi
yolculuğun ürünüdür. İlk cilt, aşk, hüzün ve güzellik kavramları etrafında insan ruhunun
derinliklerine inmeye çalışırken; ikinci cilt, Sühreverdî'nin felsefi öyküleri üzerinden
işrakî mirası yeniden okur.
Cilt 1
Aşkın yakıcı soluğu, Hüznün derin sessizliği ve Güzelliğin ışığa dokunan yüzü... Bu kitap, Sühreverdî’nin İşrakî/felsefi öykülerinin, bu üç kavramın yıldızlar gibi parlayarak birleştiği bir metafizik yolculuk sunduğunu gösteriyor. İşrakî düşüncenin kurucusu Sühreverdî; aklı, gönlü ve sezgiyi kaleminde buluşturarak, gündüzün aydınlığı ile gecenin sırrı arasında köprüler kurar. Sühreverdî’nin İşrakî/felsefi öyküleri, kelimelerin kandil olduğu, anlamların gül koktuğu bir dünyayı açığa çıkarır. “Sühreverdî, İşrakî hikmeti filozofun kalbinin aynasında yansıyan ilahi bir ışık olarak tanımlar; bu, aklı aşan bir hediyedir. İşrakî hikmet, Sühreverdî’nin felsefesinin kalbidir; o, bu hikmetle antik İran düşüncesini ve Platon’u birleştirir.” Bu birleşim, Sühreverdî’nin öykülerinde sezginin aklı aşan rolünü ortaya koyar: “Akıl, İşrakî hikmetin kapısını aralar ama içeri giren sezgidir; Sühreverdî, bu ayrımı felsefesinin temel taşı yapar. İşrakî hikmet, Sühreverdî’nin gözünde bir lütuf olduğu kadar bir sorumluluktur; bu nuru taşıyan, hakikati yansıtmak zorundadır. Sühreverdî’nin İşrakî hikmeti, modern düşüncede bile yankılanır; bu, Doğu’nun sessiz bir mesajıdır.”
Bu inceleme, okuyucuyu sadece düşünmeye değil, hissetmeye de çağırıyor. Aşkı bir bilgi, Hüznü bir bilgelik, Güzelliği bir vuslat olarak okuyanlar için bu eser sessiz bir dua gibi, derin bir bakış gibi açılıyor sayfalarında.
Cilt 2
Ey hakikatin kardeşleri!
Kendinizi tanıyın ki bâtınınız, sırtındaki dikenleri çöle getirsin ve zehirlerini saklasın. Allah’a yeminler olsun ki bâtınlarınız aşikâr, zahirleriniz ise üstü örtülüdür.
Ey hakikatin kardeşleri!
Ayak seslerinizi kimse işitmeden, yılanın kabuğundan çıktığı gibi çıkın ve karıncanın yürüdüğü gibi yürüyün. Şeytanın karşısında dayanabilmek için her zaman akrep gibi silahınız sırtınızda olsun. Çünkü şeytan arkanızdan yaklaşır.
Hoşça yaşamak için hayatın zehrini için. Diri kalabilmek için ölümü sevin. Her zaman uçun ama hiçbir zaman belli bir yuva edinmeyin. Çünkü bütün kuşları yuvalarında avlarlar. Eğer uçmak için kanadınız yoksa, hiç değilse yer değiştirmek için yerlerde sürünün. Sıcak taşlarda yüzen devekuşu gibi, sert kemikleri yiyen akbaba gibi olun. Yarın ateşin size zarar vermemesi için her zaman ateşin ortasında yaşayan semender gibi olun. Gündüzleri ortaya çıkmayan yarasa gibi olun ki düşmanların kötülüklerinden korunabilesiniz.
Şibabüddin Yahya es-Sühreverdî

0 Yorumlar