Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

Responsive Advertisement

Zülfü Emek Yazdı: İşrak Felsefesinde Varlık ve Sühreverdi'nin Trajedisi Üzerine

Zülfü Emek

Zülfü Emek Yazdı:  İşrak Felsefesinde Varlık ve Sühreverdi'nin Trajedisi Üzerine

“İnsanlığın en karanlık çağı, münevver yetişmeyen çağdır.”

İşrak felsefesinin referans noktası Kur’andır derler ve merkezinde varlığın ta kendisi vardır. Sühreverdi, Spinoza felsefesinden aşina olduğumuz Töz yerine Nur kavramını kullanır ama bu klasik anlamda bildiğimiz ışıktan ziyade varlığın en özünde bulunan ‘cevher’ anlamındadır denilebilir.

Sühreverdi, varlığın birliğinde ısrarcı olmakla beraber tüm formel varlıkların tanrısal olanın devamı, diğer adıyla uzamı olduğunu iddia eder. İşte bu yazının sebebi tam olarak olarak budur; zira Spinoza da tıpkı Sühreverdi gibi tanrının uzamlarından bahseder.

Daha basit bir anlatımda bulunmak gerekirse, bir merkezden en uca kadar bir ışık hiyerarşisi vardır. Doğal olarak Sühreverdi, merkeze bir bütün olarak nurların nurunu (Nuru'l Envar) koyar ve bu da tanrının ta kendisidir. Yani neye bakıyorsak bakalım, Sühreverdi’ye göre tanrının uzak nurlarından birine bakıyoruzdur.
Sühreverdi’nin biyografisi ise insanın ruhunu titreten gerçek bir trajedidir.

Kanaatimce klasik İslam öğretisi tıpkı Farabi gibi, Sühreverdi’yi de varlık konusunda tam olarak zihin huzuruna kavuşturamamış olacak ki, tüm yaratılış anlatılarını bir kenara bırakıp tamamen ışıktan yola çıkarak bir varlık tahayyülüne girişmiştir. Fena da etmemiş hani, hakikati vurmuş mudur bilemem ama hakikat teorisyeni olması hasebiyle hürmete layıktır.

“Bütün bunları tanrı bana söyleyemeyeceğim bir zamanda iletti.”

Hikmet’ül İşrak eserinin sonunda sarf ettiği bu cümle, ileride kendisinin aleyhine kullanılacak, peygamberlik iddiasında bulunduğu gerekçesiyle mahkeme edilecek, mahkemede kendisine tuzak bir soru sorulacak ve nihayetinde Halep zindanlarında açlıktan ölmesi sağlanacaktır. Bedeninin Halep’in sokaklarında dolaştırıldığı, son derece çirkin ve barbarca bir muameleye tabi tutulduğu anlatılır.

Mahkemede kendisine sorulan soru ise şudur; “Allah bir peygamber daha gönderecek kudrete sahip midir?”
Evet de dese, hayır da dese o baş o omuzdan indirilecekti işte, daha 36 yaşındaydı Halep zindanlarında açlıktan öldüğünde.


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement