Ticker

8/recent/ticker-posts

Ad Code

Responsive Advertisement

Georges Ibrahim Abdallah: Devrimci Bir Direnişçinin Sönmeyen Ateşi

Bu makale 303/span> kez okundu.


Gürgün Karaman

Özgürlüğün koşulu direnişin etrafında kenetlenmek, Gazze'nin etrafında kenetlenmektir. Özgürlüğün koşulu direniş şehitlerinin etrafında kenetlenmektir. Özgürlüğün koşulu Gazze'ye tutunmaktır. Özgürlüğün koşulu Gazze kahramanlarına tutunmaktır. Özgürlüğün koşulu Arap kitlelerini sokağa çağırmaktır. Özgürlüğün koşulu Mısır kitlelerinin sokağa çıkmasıdır. Sokağa çıkmalılar... 
Filistin özgürleşene kadar direniş yoluna geri dönüyorum…

                                                                             Georges Ibrahim Abdallah

 Georges Ibrahim Abdallah, 10 Temmuz 1986, Lyon Mahkemesi'nde. 

Georges Ibrahim Abdallah (Arapça: جورج إبراهيم عبدالله), 2 Nisan 1951’de Lübnan’ın kuzeyindeki Kobayat kasabasında Maruni Hristiyan bir ailede doğmuş, Filistin davasına adanmış bir Lübnanlı komünist militan ve Lübnan Silahlı Devrimci Fraksiyonları’nın (LARF) kurucusudur. 1984’te Fransa’da tutuklanmış, 1987’de iki diplomata suikastla bağlantılı suçlardan ömür boyu hapse mahkûm edilmiş ve 41 yıl hapis yattıktan sonra 25 Temmuz 2025’te serbest bırakılarak Lübnan’a sınır dışı edilmiştir. Abdallah, anti-emperyalist, anti-Siyonist ve anti-kapitalist mücadelesiyle Filistin ve Arap direniş hareketleri arasında sembolik bir figür haline gelmiştir.

Hayatı ve Erken Yılları

Abdallah, Lübnan’ın mezhepsel çatışmalarla sarsıldığı bir dönemde büyüdü. 1970’lerde öğretmenlik yaparken Filistin halkının sömürgeciliğe karşı mücadelesine destek verdi. Siyasi bilinci, Lübnan İç Savaşı (1975-1990) ve İsrail’in Lübnan’ı işgalleri (1978 ve 1982) sırasında şekillendi. İlk olarak Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi’ne katıldı, ardından Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ne (FHKC) katılarak Marksist-Leninist ideolojiye yöneldi. 1976’da ABD’nin Lübnan Büyükelçisi Francis Meloy’un suikastında rol aldığı şüphesiyle Mossad tarafından suçlandı, ancak bu iddia kesinleşmedi. 1978’de İsrail’in Güney Lübnan işgali sırasında gerilla savaşına katılarak yaralandı.1982’de FHKC’nin Özel Operasyonlar Kolu’nun dağılmasıyla Abdallah, LARF’ı kurdu. LARF, anti-emperyalist ve pro-Suriye bir Marksist örgüt olarak, Lübnan’ı yabancı güçlerden (ABD, Fransa, İsrail) kurtarmayı ve Filistin devletini kurmayı amaçladı. Abdallah, Salih al-Masri, Abdul-Qadir ve Abdel Kader Saadi gibi takma adlarla Fransa’da LARF operasyonlarını yönetti.

Tutuklanması ve Mahkûmiyeti

Abdallah, 24 Ekim 1984’te Lyon’da bir polis karakoluna sığındı, Mossad ajanlarının peşinde olduğunu iddia etti. Ancak sahte pasaportlar, silah ve patlayıcı bulundurma suçlamalarıyla tutuklandı. 1987’de, 1982’de Paris’te ABD askeri ataşesi Charles R. Ray ve İsrailli diplomat Yacov Bar-Simantov’un öldürülmesiyle ve 1984’te Strasbourg’da ABD konsolosu Robert O. Homme’a yönelik başarısız suikast girişimiyle bağlantılı olarak ömür boyu hapse mahkûm edildi. LARF, bu eylemleri, ABD ve İsrail’in 1982 Lübnan Savaşı’ndaki rollerine misilleme olarak üstlendi. Abdallah, duruşmada suçlamaları reddetse de eylemlerin meşruluğunu savundu: “Ben bir savaşçıyım, suçlu değilim. Filistinlilere karşı işlenen insan hakları ihlallerinin yol açtığı bir yoldayım.”

Dava süreci tartışmalıydı. İlk olarak 1986’da silah ve patlayıcı bulundurmaktan dört yıl hapse mahkûm edildi, ancak ABD’nin baskısıyla (Reagan’ın Mitterrand’a müdahalesi) Fransız istihbaratı yeni deliller “buldu” ve dava yeniden açıldı. Abdallah’ın avukatlarından biri Fransız istihbaratına bilgi sızdırdı, bu da yargı sürecinin adilliği konusunda şüpheler yarattı.


Hapishane Yılları ve Direnişi

Abdallah, 1999’dan itibaren şartlı tahliye hakkına sahipti, ancak ABD ve İsrail’in baskılarıyla (örneğin, 2003’te ABD Dışişleri Bakanlığı’nın itirazı ve 2013’te Hillary Clinton’ın Fransız hükümetine yazdığı mektup) tahliye talepleri defalarca reddedildi. Fransız yasalarına rağmen, 2008 Dati Yasası gibi geriye dönük yasalar uygulanarak serbest bırakılması engellendi.

Hapiste geçirdiği 41 yıl boyunca Abdallah, ideolojik duruşundan taviz vermedi. Pişmanlık göstermeyi veya siyasi inançlarını terk etmeyi reddetti. Hücresinde Che Guevara posteri, dünya haritası ve destekçilerinden gelen kartpostallarla süslenmiş bir alan yarattı; gazete yığınları ve yazılarıyla siyasi bilincini korudu. Filistinli mahkûmlarla dayanışma için açlık grevlerine katıldı (örneğin, 2019’da Bilal Kayed için) ve hapishaneyi “mücadelenin ön cephesi” olarak tanımladı. Yazıları, devrimci dergilere sızdırılarak anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir evrensel direniş çağrısı yaptı. Bask, Korsikalı ve Arap mahkûmlarla ortak protestolar düzenleyerek ulusötesi dayanışma sergiledi.

Serbest Bırakılması ve Lübnan’a Dönüşü

15 Kasım 2024’te Fransız mahkemesi, Abdallah’ın 6 Aralık 2024’te serbest bırakılmasına karar verdi, ancak savcılık itiraz etti. 17 Temmuz 2025’te Paris Temyiz Mahkemesi, tahliyesini onayladı ve 25 Temmuz 2025’te Abdallah, Lübnan’a sınır dışı edildi. Beyrut Rafik Hariri Havalimanı’nda kalabalıklar, Hizbullah liderlerinin resimleri ve Filistin bayraklarıyla onu karşıladı. Abdallah, ilk konuşmasında Filistin direnişine bağlılığını yineledi: “Direniş özgürlüktür. Gazze’deki kararlılığa selam olsun. Arap sokağı birleşmeli ve direniş etrafında toplanmalı.” Mısır halkına, Gazze’deki durumu değiştirebilecek güçte olduklarını söyleyerek seslendi.

Abdallah, Filistin davasının büyük bir sembolüdür.  Hamas yetkilisi Ali Barakeh, Abdallah’ın 41 yıllık direnişinin “Filistin davasına sadakatin canlı modeli” olduğunu belirtti. Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi’nden Ali Faisal, “Abdallah, ABD ve İsrail’in iradesine meydan okudu. Onun özgürlüğü, Gazze ve tüm Arap mahkûmlar için özgürlüğün habercisi” dedi. Lübnan Popüler Konferansı, Abdallah’ın hapis cezasını 1999’da tamamlamasına rağmen tutulmasını “ABD ve İsrail baskısının utancı” olarak nitelendirdi.

Mücadelesinin Mirası

Abdallah’ın mücadelesi, Che Guevara’nın “Bir mücadelenin mirası başlangıcında değil, nasıl sonuçlandığında yatar.” sözüyle çerçeveleniyor. Hapiste ideolojik uzlaşmayı reddetmesi, onu Filistin, Lübnan ve uluslararası direniş hareketleri için bir ikon haline getirdi. Nelson Mandela, Mumia Abu-Jamal ve Ahmad Sa’adat gibi figürlerle karşılaştırılıyor; hapishane hücresi, kolektif direnişin sembolü oldu. Kürersel çete İsrail ve ABD, onu “terörist” olarak görüyor; İsrail’in Paris Büyükelçiliği, tahliyesine “özgür dünyaya düşman teröristler” gerekçesiyle itiraz etti. Fransız medyası (örneğin, Le Point), destekçilerinin “Siyonist ve emperyalist düşmana karşı savaşın” diyerek Abdallah’ı kutladı. Abdallah, Lübnan’a döndükten sonra siyasi faaliyetlere devam etme niyetini ifade etti. Avukatı, onun “güncel olaylardan haberdar” olduğunu ve “büyük bir enerjiyle” direnişe katkıda bulunacağını söyledi. Abdallah, Filistin davasını Arap dünyasında devrimin “tarihsel kaldıracı” olarak görmeye devam ediyor. Sonuç olarak Georges Ibrahim Abdallah’ın hayatı, Lübnan İç Savaşı’ndan Filistin direnişine, Fransa’daki hapishane yıllarından Lübnan’a dönüşüne kadar anti-emperyalist ve anti-Siyonist bir mücadelenin öyküsü ve bu öykünün sönmeyen devrimci ateşidir. 41 Yıl boyunca ideolojik duruşundan ödün vermemesi, onu direniş hareketleri için evrensel bir sembol haline getirdi. Onun Lübnan’a dönüşü, Filistin davasına ve bölgesel direnişe yeni bir ilham kaynağı olacaktır.


Lübnan’a vardığında ilk olarak şu açıklamaları yaptı:

Özgürlüğün koşulu direnişin etrafında kenetlenmek, Gazze'nin etrafında kenetlenmektir. Özgürlüğün koşulu direniş şehitlerinin etrafında kenetlenmektir. Özgürlüğün koşulu Gazze'ye tutunmaktır. Özgürlüğün koşulu Gazze kahramanlarına tutunmaktır. Özgürlüğün koşulu Arap kitlelerini sokağa çağırmaktır. Özgürlüğün koşulu Mısır kitlelerinin sokağa çıkmasıdır. Sokağa çıkmalılar...

Filistin özgürleşene kadar direniş yoluna geri dönüyorum…

Direnişe, şehitlerine ve varoşlara selamlarımı iletiyorum. Direniş özgürlüktür ve onun etrafında kenetlenmeliyiz.

Muhammed’in Kâbe’sine birkaç metre mesafede, Filistinli çocuklar açlıktan ölüyor, Mısır’ın generalleri oturmuş seyrediyor! Nerede Mısır’ın erkekleri ve kadınları? Sadece bir milyon kişi Gazze sınırına inse, soykırım sona erer. Avrupa’daki hareketliliğe karşı asgari bir onur gösterisidir bu, sadece asgari…


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement