![]() |
Gürgün Karaman |
Gulam Hüseyin İbrahimi Dinani, çağdaş İran’ın önde gelen filozoflarından biri olarak, özellikle Şihabeddin Sühreverdi’nin İşrakîlik (Hikmet-i İşrak) felsefesi üzerine derinlemesine çalışmalar yapmış ve bu alanda özgün yorumlar sunmuştur. Denilebilir ki Dinani, bu çağda İşraki Felsefe'yi yeniden ayağa kaldırmıştır. Dinani, Sühreverdi'ye büyük bir muhabbet besler ve ondan her zaman "Şeyh-i İşrak" olarak bahseder. Dinani’nin Sühreverdi’ye dair görüşleri, onun İslam felsefesi, irfan ve akıl-aşk ilişkisi üzerine genel felsefi yaklaşımıyla bütünleşir.
Dinani, Sühreverdi’yi İslam felsefesinin en önemli figürlerinden biri olarak görür ve onun İşrakîlik felsefesini, akıl ile sezgisel bilgiyi (irfan) birleştiren bir sistem olarak değerlendirir. Sühreverdi’nin felsefesi, Dinani’ye göre, nur (ışık) kavramı etrafında şekillenir ve bu nur, hem ilahi hakikatin hem de insan bilincinin temel bir unsuru olarak kabul edilir. Dinani, Sühreverdi’nin “Hikmet-i İşrak” adlı eserini, İslam düşünce tarihinde bir dönüm noktası olarak nitelendirir ve bu felsefenin, Meşşai (Aristotelesçi) felsefeden farklı olarak sezgiye ve kalbin uyanıklığına dayandığını vurgular.
Dinani’nin Sühreverdi’ye dair görüşleri, özellikle şu temel noktalar etrafında yoğunlaşır:
Işık Felsefesi (Hikmet-i İşrak): Sühreverdi’nin felsefesinin merkezinde “nur” (ışık: Nur kavramı gözlemin konusu olamayan ışıktır. ) kavramı yer alır. Dinani, bu kavramı, ilahi hakikatin insan bilincine yansıması olarak yorumlar. Ona göre, Sühreverdi’nin nur anlayışı, evrendeki her şeyin ilahi bir kaynaktan gelen ışıkla var olduğunu ve bu ışığın, akıl ve sezgi yoluyla kavranabileceğini gösterir. Bir sözünde, “Sühreverdi’nin hikmeti, gökyüzünden yeryüzüne inen bir nurdur; bu nuru anlamak için kalbin uyanık olması gerekir” diyerek bu görüşünü özetler.
Akıl ve Sezgi Ayrımı: Dinani, Sühreverdi’nin felsefesinde akıl ile sezgi arasındaki ayrımı vurgular. Ona göre, Sühreverdi, aklı hakikate ulaşmada bir başlangıç noktası olarak görür, ancak asıl hakikate ulaşım sezgiyle mümkündür. Dinani, “Akıl, itaî hikmetin kapısını aralar ama içeri giren sezgidir; Sühreverdi, bu ayrımı felsefesinin temel taşı yapar” diyerek bu fikri ifade eder. Burada “itaî hikmet”i, ilahi bir ihsan olarak ifade eder ve Sühreverdi’nin felsefi sisteminin özünü yansıttığını vurgular. Başka bir makalemizde “itaî hikmet”i genişçe ele alacağız.
İtaî Hikmet ve İlahi Işık: Dinani, Sühreverdi’nin “itaî hikmet” kavramını, filozofun kalbinin aynasında yansıyan ilahi bir ışık olarak tanımlayan bir sözünde, bu kavramın aklı aşan bir hediye olduğunu belirtir. Bu, Sühreverdi’nin felsefesinin, yalnızca rasyonel düşünceye değil, aynı zamanda ilahi bir ilhama dayandığını gösterir.
Sühreverdi’nin İslam Felsefesindeki Yeri: Dinani, Sühreverdi’yi, İbn Sina ve Farabi gibi Meşşai filozoflardan ayırarak, onun felsefesinin daha çok irfani ve sezgisel bir karaktere sahip olduğunu savunur. Sühreverdi’nin, akıl ile irfanı birleştiren yaklaşımı, Dinani’nin felsefi çalışmalarında sıkça ele aldığı bir temadır. Dinani, Sühreverdi’nin felsefesini, Molla Sadra’nın Hikmet-i Mütealiye’sine bir köprü olarak görür ve bu iki sistem arasında bağ kurar.
Dinani’nin Sühreverdi Üzerine Eserleri
Dinani’nin Sühreverdi’ye dair görüşleri, özellikle şu eserlerinde detaylı bir şekilde ele alınır:
Sühreverdi Felsefesinde Düşünce ve İrade Işığı (1985, Hikmet Yayınları): Bu eser, Dinani’nin Sühreverdi’nin İşrakîlik felsefesine yönelik en kapsamlı çalışmasıdır. Kitapta, Sühreverdi’nin nur felsefesi, akıl-sezgi ilişkisi ve iradenin ilahi ışıkla bağlantısı detaylı bir şekilde incelenir. Dinani, burada Sühreverdi’nin felsefesini, hem ontolojik hem de epistemolojik boyutlarıyla ele alır ve onun evrendeki her varlığın bir ışık/nur hiyerarşisi içinde yer aldığını savunan görüşünü vurgular.
İslam Dünyasında Felsefi Düşüncenin Serüveni (üç cilt, 1997, Terh-i-Nev Yayıncılık): Bu eser Türkçeye de eçevrilmiş olup eserde Dinani, Sühreverdi’nin İslam felsefesi tarihindeki yerini geniş bir perspektiften değerlendirir. Sühreverdi’nin, İbn Sina’nın Meşşai felsefesine karşı geliştirdiği İşrakî yaklaşımı, Dinani tarafından İslam düşünce dünyasında bir yenilik olarak tanımlanır.
Akıl ve Aşk Ayeti (üç cilt, 2001, Terh-i-Nev Yayıncılık): Bu eserde Dinani, Sühreverdi’nin akıl ve sezgi arasındaki diyalektik ilişkiyi nasıl ele aldığını tartışır. Sühreverdi’nin felsefesinin, akıl ile aşkın birleşimini vurgulayan bir sistem olduğunu belirtir ve bu görüşünü kendi felsefi yaklaşımıyla ilişkilendirir.
Sühreverdi’nin Nur Ontolojisi: Dinani’nin Sühreverdi’nin nur ontolojisini, evrendeki her varlığın ilahi bir ışık/nur hiyerarşisi içinde yer aldığını savunan bir sistem olarak ele aldığı belirtilir. Dinani, Sühreverdi’nin bu ontolojisini, Molla Sadra’nın varlık felsefesiyle karşılaştırarak, her iki filozofun da varlığın birliğini savunduğunu, ancak Sühreverdi’nin bunu daha sezgisel bir yaklaşımla ifade ettiğini vurgular.
İrfani Perspektif: Dinani, Sühreverdi’nin felsefesini irfani bir perspektiften yorumlar ve onun, irfan ile felsefe arasında bir köprü kurduğunu belirtir. Dinani, Sühreverdi’nin “Hikmet-i İşrak” adlı eserini, İslam irfanının felsefi bir sistemle ifade edildiği bir başyapıt olarak görür. Dinani, bu eserdeki nur kavramını, insanın ilahi hakikate ulaşma sürecinde bir rehber olarak değerlendirir.
Dinani, Sühreverdi’nin akıl-sezgi diyalektiği ve nur felsefesi, halka anlaşılır bir şekilde açıklar. O, Sühreverdi’nin fikirlerini modern sorunlara uygulayarak, onun felsefesinin günümüzde de geçerli olduğunu savunur.
Sühreverdi ve Henry Corbin: Dinani, Corbin ile yaptığı sohbetlerde, Sühreverdi’nin felsefesinin Batı düşüncesiyle diyalog kurma potansiyeline dikkat çeker. Corbin’e “Mürşidiniz kim?” sorusunu yönelttiğinde aldığı “Üveysiyim” cevabı, Dinani’nin Sühreverdi’nin irfani yönüne olan ilgisini pekiştirir. Bu konu hakkında geniş bilgiye Molla Sadra ve Sühreverdi Dersleri adlı eserinden ulaşabilirsiniz.
Dinani’nin Sühreverdi’ye Yönelik Eleştirileri ve Özgün Katkıları:
Dinani, Sühreverdi’yi eleştirirken daha çok onun felsefi sisteminin bazı yönlerini Molla Sadra ile karşılaştırır. Örneğin, Sühreverdi’nin nur felsefesinin, Molla Sadra’nın varlık felsefesine (Hikmet-i Mütealiye) bir öncül olduğunu, ancak Sadra’nın daha sistematik bir ontoloji geliştirdiğini belirtir. Bununla birlikte, Sühreverdi’nin sezgisel yaklaşımının, Sadra’nın akılcı sistemine kıyasla daha şiirsel ve irfani olduğunu savunur. Sühreverdi'nin asalet-i vücud (varlığın asıl oluşu) ve asalet-i mahiyet (mahiyetin asıl oluşu) konularında net olmadığını burada vurgulayalım. Fakat Sühreverdi'nin felsefesinde mahiyetin asıl oluşu daha baskındır. Buna karşın Molla Sadra tartışmasız bir şekilde vücudun/varlığın asıl oluşunu savunur. Hatta Davudu Kayseri, Sühreverdi'yi mahiyetin asıl oluşunu savunduğu için zalimlikle suçlar. Bu ağır suçlamanın hakikati yansıtmadığını da burada vurgulayalım.
Felsefi Yenilik: Dinani, Sühreverdi’nin Meşşai felsefeye getirdiği eleştirileri över ve onun, aklı tamamlayan sezgisel bilgiye vurgu yaparak İslam felsefesine yeni bir boyut kattığını belirtir. Sühreverdi’nin, İbn Sina’nın rasyonel sistemine karşı geliştirdiği nur merkezli ontoloji, Dinani tarafından İslam düşünce dünyasında bir devrim olarak görülür.
Dinani’nin, Sühreverdi’nin İşrakîlik felsefesine olan katkıları, özellikle nur kavramı ve akıl-sezgi ilişkisi üzerine yaptığı yorumlarla öne çıkar. Dinani’nin “Sühreverdi Felsefesinde Düşünce ve İrade Işığı” adlı eseri, Türkçe kaynaklarda onun Sühreverdi’ye dair en önemli çalışmasıdır. Türkçeye İşrakiliğe Giriş adı altında çevirisi yapılmıştır.
Dinani, Sühreverdi’yi modern bir bağlamda yeniden yorumlar ve onun felsefesini, İslam irfanı ile Batı düşüncesi arasında bir köprü olarak görür. Dinani’nin televizyon programları ve konferansları, Sühreverdi’nin fikirlerini geniş kitlelere ulaştırmada önemli bir rol oynamıştır.
Sonuç olarak Gulam Hüseyin İbrahimi Dinani, Sühreverdi’nin İşrakîlik felsefesini, nur, akıl ve sezgi kavramları etrafında derinlemesine analiz eden bir düşünürdür. Onun görüşleri, Sühreverdi’nin felsefesini hem İslam düşünce geleneği içinde hem de modern bağlamda anlamaya yönelik özgün bir perspektif sunar. Dinani, Sühreverdi’nin nur ontolojisini, ilahi hakikate ulaşmada bir rehber olarak görür ve onun akıl ile sezgiyi birleştiren yaklaşımını, İslam felsefesinin en önemli yeniliklerinden biri olarak değerlendirir.
0 Yorumlar